Prima Vera
Bu duvarlar bu ağaçlar Bu ağaç Ve bu duvar… Arkadaşın dolmuşuyla gidiyoruz Beykoz’dan doğru Üsküdar… Böyle giderse böyle giderse bu bahar Bu ağaçlar bu duvarı
Bu duvarlar bu ağaçlar Bu ağaç Ve bu duvar… Arkadaşın dolmuşuyla gidiyoruz Beykoz’dan doğru Üsküdar… Böyle giderse böyle giderse bu bahar Bu ağaçlar bu duvarı
Mitralgözüyle karşı tepelerden Biçtikçe siyah başaklarını gecenin Horull uykularımıza kasteden O tezayaklı eşkıya Suyolcu Memet Pehlivan Vadesi doldukça Güneş müfrezelerinin yaylım ateşiyle Vuruldu şafakta Yatıyor
Bütün istediğim o yirmi beşlik Fransız Hastanesinin orda yitirdiğim Duvarlara karıştıydı ya parıltısı Bütün istediğim o yirmi beşlik Işıl ışıl denizin dibinde Sade ot yiyen
Ellerindi ellerimden tutan Ellerimdi ellerinden tutan… Bıraktığı anda ellerimiz ellerimizi Gökyüzüne vuracaktı gölgeleri ellerimizin Kimbilir kaç martılar halinde
Baksana Samaripa Şu gümüşü bacaya! Ne güzel kesmiş tenekeyi tentene! Güneş de vurmuş üstüne… Ve salkım salkım sakalları Rüzgarda saçaklanan bir duman
Bir limon kalmış güneşten Bi de daluçlarında buhur Bulutlar ki kar Bulutlar yağıyor Dizdüşümlerime… Bir tahtaboştasın loş Sarmanlar gelip gidiyor Silüsler beyazdan da yılan Sen
Su istemeye geldiler çocuklar Kumsalda çimerken farımışlar Mayolarıyla geldiler En arkada sarışın şipşirin Olsun olsun dört yaşında bir oğlan Güler su veriyor onlara
Diyelim yağmura tutuldun bir gün Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek Öbür yanda güneş kendi keyfinde Ne de olsa yaz yağmuru Pırıl pırıl düşüyor damlalar Eteklerin uça
Başka türlü bir şey benim istediğim, Ne ağaca benzer, ne buluta benzer; Burası gibi değil gideceğim memleket, Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava; Nerde gördüklerim,