“şunları bir araya toplayayım.
Bir güzel muhabbet edelim” diye düşündüm.
Mutfak işinden de anlarım.
Donattım sofrayı.
Bayağı uğraştım.
Hepsinin, ayrı ayrı ne
yemekten, ne içmekten
hoşlandığını iyi bilirim.
Bayağı da para gitti.
Birinin yediğini öbürü yemez.
Ötekinin içtiğini beriki içmez.
Dört kişilik sofra kurdum.
Mumları da yaktım.
Bak hepsi, Erick Satie severdi.
Hatırladım.
Müziği de ayarladım.
Geldiler.
20 yaşında ben,
35 yaşımda ben,
40 yaşımda ben ve
bugünkü ben dördümüz.
Birden yirmi yaşımı, otuz beş yaşımın karşısına oturttum.
Kırk yaşımın karşısına da, ben geçtim.
Yirmi yaşım, otuz beş yaşımı tutucu buldu.
Kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi.
Yatıştırayım dedim.
“Sen karışma moruk” dediler. Büyük hır çıktı.
Komşular alttan üstten duvarlara vurdular.
Yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı.
Evin de içine ettiler.
Bende kabahat.
Ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine …
11 Responses
yalnız çok güzel bir şiir bu gerçek şiiri ben burada anladım 😀
şimdi hangi sözü yorum diye getireceğim bu köşeye. gerçekten sözün bittiği yer
bayilllldiiiiimmmmmmmmmmmmm
güzel ama çok uzunmuş yaaaa…
Guzel varmi otesi sevgi ile aniyorum guzel insani
Sayın editör, bu metin çok güzel, fakat Can Yücelle ilgisi yok, Ali Poyrazoğlu’na ait. Zaten bu bir şiir değil, köşe yazısı; hem 8 Kasım 2004 tarihli Sabah gazetesinde yayımlanmış, hem de Poyrazoğlu’nun kitaplarına girmiş. Yazı şurada: http://arsiv.sabah.com.tr/2004/11/08/cp/yaz1254-20-110-20041107-102.html
Yorumuma göstereceğiniz ilgiye şimdiden teşekkürler.
Caner Fidaner
Ne kadar acı değil mi? canyucel.org diye site yapıyorsun ve sahte bir şiirini yayınlıyorsun. Özür dileyip kaldırmak şöyle dursun, yanıt bile vermiyorsun.
Bu şiirin Can Yücel ‘e ait olmadığı üzerine tartışma var hangi kitabında yer aldığına dair bilgi verir misiniz ?Teşekkürler
bilgi cenk hoca naptin bunu kim ezberlicek bi git Allah aşkına
Gerek yok zaten. Orjinali düz yazı.
Şiir güzel, ancak çok daha güzel olabilirdi, eğer ki içinde gözden kaçamayacak bir çelişki olmasaydı…