Şey Gibi
Fethi Naci’ye Şey gibi herbişeyim yahu Satır yazamıyorum Sanki kendimle değil Dünyayla ölüyorum
Fethi Naci’ye Şey gibi herbişeyim yahu Satır yazamıyorum Sanki kendimle değil Dünyayla ölüyorum
Butün bu cılgıldaklar Pencerenin ağzına asılı Bütün bu fırıldaklar Bütün bu pervaneler Bütün bu değirmenler Bütün bu uçurtmalar ve uçaklar
Trabzon hurması ağacına döndüm Tüyüm tüsüm döküldü, yapraksız kaldım Yine de meyvaya duruyorum bu cıbıl halimle Tepeden tırnağa Turuncu turuncu Kütür kütür Bu benim sonbaharım
Çok oldunuz be serçeler Kapatırım şimdi kapıyı Dedim Dinlemediler beni Ben de kapatmadım kapıyı Varsın dinlemesinler
Daldı gözlerim Denizin o tirşe ve hareli gözlerine Derken Poseydon’la beraber Kaldırıp başlarımızı güneşin Gülkokusu bacaklarına baktık Derken martılar geçti Sıyırarak suları yanımızdan Karşı sahilde
İkindiyin saat beşte Başgardiyan Rıza başta Karalar bastı koğuşa Ikindiyin saat beşte Seyre durduk tantanayı Tutuklayıp sardunyayı Attılar dipkapalıya İkindiyin saat beşte
O bir saksıydı siperde Her sabah sulanırdı hizmetçilerde Yağmuru gördü ya şimdi Aklı orda hep: Dindi Dinme
Bu gül birşeyin anısı olacak ama neydi unuttum Kimbilir belki de sabah sabah yeniden açan umudum
O bir sakız ağacıydı, alelade; Bir gün o yeşil sahile çıktı geldi, O zaman bu zamandır memnun yerinden; Seyreder bulutları, göğü, denizi. Titreşirdi rüzgarla güneşli